0 Ürün
Elimden geldiğince yavaş, içgüdüsel ve kasıtlı bir dürüstlükle düşünüyorum — resim yaparak. Havvana benim adım, aynı zamanda babaannemin de adı. Ailemizin birkaç kuşağı boyunca uzanan bu isim, her imzamda hissettiğim sessiz bir ağırlık taşır. Benim için sadece bir isim değil — bir süreklilik. Kimden geldiğimi hatırlarken kim olduğumu keşfetmenin bir yolu. Resim, çocukluğumdan beri benimle. Duyguları hep yoğun, bazen neredeyse fiziksel bir şekilde hisseden biriyim. Yaratmak, bu yoğunluğu dengelemenin yoluydu hep. Başta içgüdüsel bir eylemken, zamanla bir ritüele dönüştü. Hâlâ bir çocuğun acelesiyle boyuyorum, ama artık bir yetişkinin farkındalığıyla. Atelier Havvana, içsel ritmimin dışa yansımış hâli. Kendi içsel keşiflerimin sonuçlarını, bir başkasının iç dünyasında yankı bulması umuduyla paylaştığım yer. Sürecim çoğu zaman bedensel bir hisle başlıyor — hareket etme, renge dokunma ihtiyacıyla. Ne yapacağımı nadiren biliyorum. Spontane başlar, sonra kontrolle şekillenir. Bu geçişin görünür olmasını severim: titreyen bir çizgi, bilinçli bir kesinti. En insani yer tam da orasıdır. Bu alan sakin ama yüklü, ciddi ama asla katı hissettirmeli. Sessiz bir ironiyle, duygusal bir açıklıkla ve saygılı bir “cool”lukla konuşur. Birinin işlerimle karşılaştığında bir tanıma kıvılcımı hissetmesini isterim — yalnızca kendine ait sandığı bir sırrı başkasında da bulmuş gibi. Uygulama alanım şu anda resim olsa da burada bitmeyecek. Zamanla, Atelier Havvana yaşam biçimimi ve inançlarımı yansıtan yaratıcı objeler ve ifadeler koleksiyonuna dönüşecek. Ancak kökeni hep aynı kalacak: kaosun içinde dengeyi, gösterişsiz olanda güzelliği bulmak. Bu sessiz bir alan — ama derin. Kalabilirsin.