Özellikle pandemiyle birlikte hayatımıza giren ‘’yavaşlama’’ kavramı şimdilerde modayı da etkisi altına almış durumda. Ünlü moda ikonlarının da alışveriş ve tüketim çılgınlığını bir kenara bırakıp daha sürdürülebilir ve etik değerlere uygun parçaların olduğu kapsül gardıroplar tercih etmeye başladığını gördük ve biz de bir ‘’Slow Fashion Guide’’ hazırlamak istedik. Hadi bir göz atalım!
Her sezon moda dünyasında farklı bir trend yükselişe geçiyor ancak bunun ömrü oldukça kısa sürüyor. Coco Chanel’in de dediği gibi ‘’Moda geçici, stil kalıcıdır.’’ Tarzınıza uymadığı halde sadece trend olduğu için bir ürünü satın almayın. Bunun yerine daha uzun süreli kullanabileceğiniz, gardırobunuzda mutlaka olması gereken, zamansız ve birbiriyle kombinleyebileceğiniz parçalar tercih edebilirsiniz.
Başlangıçta, bir adım geri atmamızı ve gerçekten yeni bir şeye ihtiyacımız olup olmadığına karar vermemizi isteyen ‘’Yavaş Moda’’ daha az giysiyi daha az satın almaya ve mümkün olduğunda ikinci eli tercih etmeye teşvik ediyor. Özellikle son yıllarda ikinci el ürünlerin satıldığı Gardrops, Dolap, ModaCruz vb. pek çok uygulamanın yanı sıra Feriköy Antika Pazarı gibi lokal yerler ve vintage mağazalar da güzel bir opsiyon olabilir.
Yenisini almak söz konusu olduğunda, örneğin bir veya iki kullanımdan sonra yıpranacak ucuz polyester bir ürün almak yerine bilinçli seçimler yaparak daha kaliteli parçalara yatırım yapabiliriz. Peki yavaş moda markalarını, diğer markalardan ayıran fark ne?
Yavaş modayı destekleyen markalardan; kapsül dolabınızda bulunması gereken basic bir deri çanta için elma ya da kaktüs derisinden üretimler yapan Mianqa’yı tercih edebilir, Pour Pur’la cinsiyetsiz ve etik üretim sürecinden geçen moda anlayışını destekleyebilirsiniz. Altar’ın tüm sınır ve ayrımlardan bağımsız olarak özleriyle bağ kurma düşüncesi olan ya da Lando gibi, satın aldığınız her ürünün etiketine bitki tohumları yerleştiren ince düşünen markalara da öncelik vermek gerekir diye düşünüyoruz, sizce de öyle değil mi? Sürdürülebilir moda markalarının estetikten uzak olduğu algısını kıran Weola’nın tasarımlarını da ayrıca beğendiğimizi söylemek isteriz. In D’tales’in genç ve dinamik yapısını yavaş modaya uydurabilmesi, Leoya’nın kök boyası kullanarak tüm süreci el emeğiyle sürdürmesi de yavaş moda kavramını dolduruyor.
Güncel raporlara göre, giysilerin yüzde 75'i çöplüklere gidiyor ve bu da saniyede bir çöp kamyonu tekstil anlamına geliyor. Bu nedenle yavaş modayı desteklerken uymamız gereken ilk kural: Kıyafetlerinizi tek kullanımlık olarak görmeyin. Onları ekolojik olarak nasıl geri dönüştüreceğinizi öğrenin. Giysilerinizi bağışlamak, sürdürülebilirliği uygulamanın basit bir yoludur. Giysi bağışlarını kabul eden kurumlar, her yıl milyonlarca giysi ürününün yerel çöplüklerden yönlendirilmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle, modası geçmiş gömleği veya artık size uymayan pantolonları atmak yerine, onları bağışlayın, böylece geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilirler.