Stilini ve duruşunu hepimizin beğeni ile takip ettiği Yasemin İpek bizler için yazdı. Yasemin İpek’in severek ve hayranlık ile seyahat ettiği, sanatın başkenti, Viyana gezi notları yayında!
Avusturya Hanedanlığının görkemini sürdürdüğü, Freud’un bir süre yaşadığı, Mozart’ın yaşamının son günlerini geçirdiği, Gustav Klimt, Egon Schiele, Oskar Kokoschka gibi değerli sanatçıların ev sahipliğini üstlendiği, Otto Wagner’in şaheserlerini bir bir inşa ettiği bir başkent.
Kendimi evimde hissettiğim, içimin huzurla dolduğu ve aitlik hissimin doyumsuzluğa ulaştığı bir yerden bahsediyorum. Şehrin sahip olduğu ihtişamın içerisinde bir o kadar da mütevazi duruyor oluşu çekiyor sanırım beni.
Sokakları, binaların detayları, cafeleri, müzeleri, sanatı, sanatçıları ve sanata olan saygısı, ritüelleri, melankolik havası kısacası her şeyiyle beni her gidişimde daha da içine çeken bir şehir Viyana.
Her ne kadar geçmişi günümüze taşıma konusunda alkışlanmayı hak eden şehirlerin başından geliyor olsa da günümüzün dokuları ve geleceğin getirileri bir bir filizleniyor bu şehirde. Yeni sanatçıların, mühendislerin, sosyologların, tasarımcıların şehrin yüzyıllardır değişmeyen enerjisinden ilham alarak kendilerini ve de yaşadıkları şehri geliştirdikleri bir ortam mevcut.
Eskiyi koruma ve yüceltme konusunda oldukça başarılı olması; Viyana’nın yeni oluşumlara gebe kalmadığı anlamına da gelmiyor tabii ki.
Yeni ve farklı kafeler, sanat galerileri, tasarım mağazaları vb. mekanları şehrin belirli kesimlerinde yerlerini almaya başlamış ve geçmişin mirası olan o ihtişamla şahane bir uyum yakalamış bile.
Övmeye başladım mı kendimi durduramadığım bu kente şimdilik 4 defa gidebildim ki biliyorum devamı da gelecek… Son Viyana seyahatim bundan tam 1 ay önce gerçekleşti. Hazır yeni gidip gelmişken, 4 Viyana seyahatim sonucunda keşfedip sevdiğim bazı mekanları sizlerle paylaşmak istedim.
O halde hazırsak eğer 4 seyahate karşılık 4 farklı mekan ile karşınızdayım!
1.Museumsquarter (Leopold ve Mumok Müzesi)
Bir Egon Schiele hayranı olarak dünyadaki en kapsamlı Egon Schiele arşivine sahip olan Leopold’den bahsetmezsem eğer ayıp olur. Müze Schiele’nin 200'den fazla eserine ev sahipliği yapıyor. 2018 yılında ölümünün 100.yılı olması sebebiyle müzenin Egon Schiele arşivi yenilenmiş ve daha kapsamlı bir hale getirilmiş. Kısacası tadından yenmez bir koleksiyon sizi bekliyor. Bunun yanı sıra Gustav Klimt’inde birkaç önemli eserinin de (‘Death and Life’ adlı tablosu gibi) burada sergilendiğin bilgisini sizlere sunmuş olayım!
Mumok ise Leopold Müzesinin tam karşısına inşa edilmiş bir modern sanat müzesi. Yeni nesil Avusturyalı artistlerin birçok eserine yer veren bu müze; modern sanat sevdalısıysanız tam size göre! Ama diyorsanız ki ‘Yasemin yok ben sevemiyorum bu modern sanat olayını..’ hiç önemli değil. Modern sanat sevdalısı olmasanız bile benim size tavsiyem içine girip binanın güzelliğine keyfiyle bakmanız yönünde.
Ayrıca her iki müzenin de şahane müze mağazaları mevcut. Hem kendinize hem de yakınlarınıza hatıra olsun diye alınabilecek birçok şey bulacaksınız, ben garantisini veriyorum!
2. Cafe Prückel
1904 yılından beri hizmet veren, 1950 yılında yenilenen ve günümüze 1950lerin havasını koruyarak gelen inanılmaz bir yer burası!
Masaların, sandalyelerin, her masanın yanında mevcut olan askılıkların tasarımının delirten güzelliğinden mi bahsetmeli yoksa gazetesini veya kitabını okuyup öğle yemeğini sükunet içerisinde yiyen Viyanalılardan mı bahsetmeli karar veremiyorum. İçeri girdiğiniz anda kendinizi 5 saniyelik bir süre zarfında Wes Anderson filminde hissediyorsunuz… Ne demek istediğimi gittiğiniz zaman mutlaka anlayacaksınız! Sanıyorum bu sebeptendir ki öğle yemeği yerken hep yan masamda Wes Anderson’ın oturmasını diledim ki oturuyor olsaydı da garipsemezdim herhalde.
Uzun lafın kısası burası öğle yemeği yemek için ideal bir mekan ve de katedrale de oldukça yakın.
Sizlere tavsiyem sandviçlerine gömülmeniz ve ardından da bir tatlıyı mideye indirmeniz!
3. S/GHT (Sight Store)
1950lerin esintileri ile dizayn edilmiş başka bir mekanla devam ediyorum. Sight Store Avusturyalı tasarımcıların ürünlerine yer veren bir mağaza. Ayrıca mağazanın sahibi olan Vivien Sakura Brandl kendi markası olan Sightline’ın da tasarımcısı. Renkli, desenli ama aynı zamanda minimal çizgisi olan tasarımları giymeyi seviyorsanız eğer bu mağaza kesinlikle size göre. Gitmeden ürünlerine ulaşmamız mümkün değil mi diye kafanızda sorular oluşmaya başladıysa üzülmek yok! Ürünlerin online satışı da mevcut.
4. R&Bar
Burası hem Viyanalıların hem de turistlerin favori mekanı! Şahane kokteylerin yudumlandığı, keyifli müziklerin dinlendiği, enfes yemeklerin ve brunchların servis edildiği şehrin hit mekanlarından biri R&Bar. Az ve öz bir menüye sahipler ancak yediğiniz veya içtiğiniz şey her ne olursa olsun yüzünüz gülüyor. Her mevsim başka bir keyfi olan bu mekan bana sorarsanız en çok bahar ve yaz aylarında keyifli oluyor. Hele ki dışarıda bulunan masalarında brunch yapıyorsanız :)
Kokteyl dendiğinde benim gibi gin ile yapılanları tercih ediyorsanız eğer size mükemmel bir önerim var! Mekanın belki de en çok sevilen kokteylerinden biri olan R&No1. İçerisinde gin, salatalık, zencefil ve limon otu bulunduran bu kokteyl gerçekten çok iyi.
Umuyorum ki Viyana yolcusu olur ve bu melankolik şehrin keyfini çıkartırsınız çünkü bu kent görülmeye gerçekten değer.
Unutmayın ki verdiğim öneriler şehrin sahip olduğu güzelliklerin arasında kum tanesi kadar küçük ancak her şehirde olduğu gibi şehrin içinde kaybolup yeni yerler keşfetmek en güzeli.
Yasemin İpek