Sesisine, müziğine ve rengarenk büyülü dünyasına hayran olduğumuz Nova Norda bu ay bizler için yazdı! Nova Norda’nın müziğe başlama hikayesini anlattığı yazısı yayında!
Ben iki kere doğdum.
Biri, kendi başına nefes alabilmek gibi önemli bir hüneri dış dünyaya gururla sunmayı başardığım 1 Mart 1991 öğleden sonrası, diğeriyse beni üzerine kapanan duvarlardan son saniyede geçerek kaçmaya çalışan bir aksiyon filmi protagonisti gibi hissettiren işi gücü bırakma cesaretini 3 senenin sonunda kendimde bulup, bu yeni hayatımdan endişeli ama ferah o ilk nefesi almayı başarabildiğim gün. Birinde bilinçsizce dünyaya gelmiş, diğerindeyse o doğduğum dünyada 27 sene sonra bilincimi kazanarak kendime bir yer yaratmaya çalışmışım.
Yapmazsan bilemezsin.
Doğmak suretiyle mecburen katılıverdiğimiz bu partide hayat bize nadiren oturacağımız yeri gösteriyor. O partide ait olduğum yerin aslında ortadaki dans pisti olduğunu kendi kendime çözmem gerekti. Yardımcı olan meslekler de yok değildi. Biraz içsel dedektiflik, kaşif bir ruh, kalbimin nelere çarptığını anlayayım diye de biraz doktorluk… Hepsi elzem. Ama gün gelip de kahvaltı yerine adrenalini tercih etmeye meyilli deli cesaretim elimden tutup da ışıkların altına çekiştirmeseydi beni, şu an ruhum müzikle dans etmiyor olurdu. Denemeden bilemiyorsun işte.
Bir ışık kaynağı olarak müzik.
Bir gece, evimin salonunu aydınlatan abajurdan yayılan ışığın yanabilme sebebinin yaptığım şarkılar olduğunu fark etmem üzerine hayatla iki laflamıştık. 3 senelik iş hayatım boyunca aldığım maaşımla hayatımı kazandığımı bir kere bile hissetmemişim demek ki. Sanki her gün ofise gidip bir şeyler yapmışım da, birileri ayın sonunda bana harçlık vermiş. O geceyse müziğimle aydınlatabildiğim salonumun ortasında yeni besteler üretirken, kendime dışına hiç çıkmak istemeyeceğim bir ekosistem armağan ettiğimi fark ettim. Müziği o geceye kadar hiç bir ışık kaynağı olarak görmemiştim. Sadece evimi değil bütün hayatımı birden aydınlatmıştı. Hiç kararmasındı.
Nova Norda