Alanda Estetik Detaylar! Ev Dekorasyon kategorisinde 2. ürüne sepette %10 indirim kuponu!

MAG TAKEOVER DENİZ TOKGÖZ


Sinema & dizi tutkunu Deniz Tokgöz, kendi ilham ve önerilerini bizler için yazdı. Hepimizin severek takip ettiği “Bugün Neler İzledim”in yaratıcısı Deniz Tokgöz’ün Perihan Abla’dan Stranger Things’e uzanan film ve dizi serüveni yayında!

 

Merhaba ve iyi seneler. Her şeyin gönlümüzce olacağı, sevgi... 

Şaka tabii, ama bir yandan da değil, şöyle koltuğa sırtımızı yaslayıp, belki bir şeyler atıştırarak, sevdiğimiz dizileri burnumuzu batıra batıra bitirebileceğimiz bir yıl olsun mesela. Kafamızı başka bir şeyler meşgul etmeden, telefonumuza bakmadan geçirebileceğimiz birkaç saatimiz olsun en azından günde değil mi?

Sizi bilmiyorum ama benim telefonumu elimden bırakamamakla ilgili ciddi sorunlarım var. Masum bir şey olarak başladı, işimin gerektirdiği, gelen mesajlara anında cevap verme içgüdüsünden kaynaklı. O mesajları ve durmak bilmeyen bilgi akışını bir şekilde tasnif etmeyi öğrensem de (yazar kendini kandırıyor besbelli) bugüne bugün izlediğim pek çok şeye Candy Crush ya da Angry Birds Blast gibi oyunların eşlik etmekte olduğunu da üzülerek itiraf etmeliyim.

 

 

Peki ben kimim? 

Sinema tutkumun patlamış mısırla bir bağlantısı olduğuna eminim. Anne ve babamın sinema sevgisinin; her yıl İstanbul Film Festivali'nin bilet kuyruklarında beklemiş ve beklemeye devam eden bir ebeveynin evladı olmamın da bunda etkisi büyük tabii. Festivalle yaşıt olmaktan da inceden bir gurur duyarım her sene o yılın afişi yayınlandığında, sanki benim doğum günümü kutlarlar gibi hissederim (yaşımı da belli etmiş oldum #goddamnit).

Kendi patlamış mısırımı alabilecek yaşlara geldiğimden beri de benim için en güzel planlar hep içinden sinema geçenler oldu. 10 yıldan fazladır çeşitli dergilerde editörlük yapıyorum. Bunun son dört senesi InStyle'da geçti, geçmekte. Ülkemizin pek değerli aktör ve aktrisleriyle her ay oturup, her biri birbirinden keyifli röportajlar yapmama olanak sağlıyor işim ve o alışverişten büyük bir keyif alıyorum.

Tüm bunların yanı sıra tabii, ben bir televizyon çocuğuyum. Her gece uyku vaktim gelip de pijamalarımı giyip nasıl uzattığımı çok iyi hatırlıyorum “İyi geceler,” seremonilerini. Perihan Abla'yı ucundan azıcık biraz daha yakalayabilme umuduyla salonda pijamalarımla gezinirdim, sonraki yıllarda şakayla karışık da olsa annemi suçladım, “Sen izlettirmedin bana zamanında diye ben şimdi vaktimin tamamını tv/bilgisayar karşısında harcıyorum, bak!” diye. 

Tüm bu etkenler ama en çok da şu ekranda izlediğimiz çok güzel şeyler hakkındaki heyecanımı ve biraz da bilgimi paylaşma isteği bir araya geldiler ve bugunnelerizledim.com ortaya çıktı. Son derece kişisel ve başından sonuna tek başına arkasında durduğum bir oluşum bugunnelerizledim. Amacı izleyip sevdiğim dizi ve filmleri önce yakınlarıma sonrasında da sayısı yavaş yavaş ama istikrarlı bir hızla artan takipçilerimle paylaşmak.

Tabii şimdilerde Instagram bu anlamda iletişimimin en önemli bölümünü üstleniyor. Sabah nasıl uyandıysam o yansıyor genelde paylaşımlarıma; Pazar gecelerinin sıkıntısını My So Called Life'ın Angela Chase'i anlatıyor en iyi, Pazartesi'nin stresini Daria üstleniyor, Çarşamba günlerini Wednesday Addams'a teslim ettiğim uzunca bir dönem olmuştu, Cuma'nın neşesini Audrey Hepburn'e ve Cumartesi miskinliğini Al Pacino'nun Scarface'iyle Julia Roberts'ın Vivian 'Adımı Sen Koy' Ward'ı arasında paylaştırdığım...

 

 

Nils ve Uçan Kaz ve Perihan Abla arası bir yerde başlayan televizyon sevgim, Friends ve DVD'nin hayatımıza girmesi sayesinde Six Feet Under'la devam etti. Bu dünyaya olan saygımı kazandıran işlerin büyük çoğunluğunun HBO'dan çıkmış olduğunun da altını çizmem gerekir. Farklı ruh hallerine hitap eden, farklı kumaşlardan dikilmiş ama her biri ait oldukları ortamda fark edilmenizi sağlayacak kıyafetler gibi bu diziler. Sex and the City, Sopranos ve tabii ki The Wire bu kanaldan çıkan ve bahsetmesem olmayacak yapımlar. Büyük lafları sevmiyorum, fakat The Wire'ı izledikten sonra karşınıza çıkan pek çok başka dizinin ve hatta filmin sizi artık eskisi gibi etkilemeyeceğini ve daha da kötüsü ikna etmeyeceğini bilin. Başlaması zor, ama dikişi tutturduktan sonrasındaki her an bir altın madeni keşfetmişcesine tatminkar. Daha yakın döneme ait en sevdiğim HBO yapımları arasında ise ilk sırada The Night Of yer alıyor, onu Big Little Lies ve bu yazın bombası Sharp Objects takip ediyor. Bütün bunları, kategorize etmeye elimin gitmediği Game of Thrones'un dışında tutuyorum tabii, çünkü o 'en'.

 

 

Dizi izleme alışkanlıklarımı(zı) HBO ile sınırlamak başka çok iyi işlere haksızlık elbette. The Office, How I Met Your Mother, The Americans, American Horror Story, American Crime Story, The Good Wife, Stranger Things... Az önceki cümle son dönemde etrafımda bir çığ gibi büyümekte olduğunu gördüğüm, kendim de bir parçası olduğum, Netflix sorunsalıyla ilgili de çok şey söylüyor. Ne kadar çok ihtiyacımız varmış böyle bir platforma, ayda belli bir ücret karşılığı, bileğimizin hakkıyla 'yasal yollarla' binlerce şey izleyebiliyoruz. Fakat izleyicinin başka işlerin peşine düşmesini engellediğini fark ediyorum ve önerim arada bir başımızı kaldırıp uzaklara bakmamız. Örneğin hala izlemediyseniz ve yakınlarınızdaki bir sinemada oynuyorsa gidin, Alfonso Cuaron'un Golden Globe ödüllü Roma'sını sinemada izleyin. Ben öyle yapacağım. Her geçen gün hem lojistik hem de ekonomik anlamda daha da zorlaşıyor sinemaya gitmek, evet, ama kendinize bir iyilik yapın. En azından filmleri sinemada izleye çalışın, zevkinize göre bir öncelik sırası oluşturun mesela.

 

 

Şahsen bu aralar kendime kitap okuma zamanları da ayırmaya çalışıyorum örneğin. Zaten bozuk olan gözlerimi daha fazla kör etmemek adına, ister kitap okuyarak, ister spor yaparak, ister bir dost ya da aile yüzü görerek, ama mutlaka telefondan biraz uzakta kalmaya çalışarak; zaman zaman bu hepimizi içine almış büyük ağın dışına çıkmamız gerektiğine inanıyorum, elimizdekinin değerini daha iyi anlayabilmek ve keyfini daha iyi çıkarabilmek için olsa bile buna değmez mi sizce de?

 

Deniz Tokgöz

@bugunnelerizledim