Kadınların hayatın her alanında tam ve eşit katılımı, sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için gerekli. Ancak dünyanın her yerinde, hiçbir alanda kadınlar yeterli ölçüde temsil edilmiyor. Küresel olarak kadınların işgücüne katılım oranı %54 iken erkekler için bu oran % 81. Türkiye’de ise kadınların işgücüne katılım oranı 2020 yılında %35.
İş hayatında eşit fırsatların yaratılmasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin kilit rol oynağına inanıyor ve savunuyoruz. Hipicon’da cinsiyet kalıplarını dışarda bırakarak eşit ve adil bir politika izliyoruz. Kurulduğumuz ilk günden bugüne kadar her zaman kadınların özellikle bizim de içinde bulunduğumuz yaratıcı sektörde eşit bir şekilde temsil edebilmesi için çalışıyoruz. Kurulduğumuz ilk günden bugüne kadın tasarımcı oranımızı %53 arttırdık ve 2020’de kadın tasarımcı oranımız %55’e yükseldi.
Toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargıların bizi sınırlamasına izin vermemeliyiz. Eşit ve sürdürülebilir geleceği hep beraber yaratabiliriz. Bu konuda da her zaman bize ilham olan kadın tasarımcılarımızla kısa kısa sohbetler gerçekleştirdik. Lokal kadın tasarımcıların markalaşma süreçlerinden ilham almak için okumaya devam edin...
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Aslında biz Bassigue markasını üniversitedeyken kurduk. İlk sene yaptığımız stajlardan sonra fark ettik ki yönelmek istediğimiz alan kurumsaldan ziyade sınırsız olabileceğimiz ve yaratıcılıkla beslenebileceğimiz bir işe sahip olmaktı. Mezun olduktan sonra bir yandan Bassigue devam ederken bir yandan ikimizde 1 sene Los Angeles ve New York’da başka firmalarda çalıştık. 1 sene sonrasında Türkiye'ye dönüp tüm gücümüzle Bassigue'e odaklandık.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Seyahat etmek! Bassigue’i Bassigue yapan tüm detaylar aslında seyahatlerimizden ilham alıyor. Biz gezmeyi, gezerken öğrenmeyi seven bir ikiliyiz. Şehirlerdeki farklı sokaklardan tutun, doğadaki farklı renklere kadar her şey bize ilham verebiliyor ve koleksiyonlarımıza yansıyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Zor günlerimiz olmadı değil, cinsiyetçi yaklaşımlarla karşılaştık maalesef ki fakat; duruşumuzla, azmimizle ve yaratım gücümüzle önümüze çıkan bu tarz engelleri tek tek aştık. Hiçbir zaman ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmedik ve koşmaya devam ettik. Günümüzde girişimci, yaratıcı, güçlü kadınlar gümbür gümbür bu gerçekliği değiştirmeye geliyor.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Yeni normal ile beraber belirsizliğin ve endişelerin arttığı bu dönemde tavsiyemiz meraklı olmak ve yaratmak uğruna araştırma yapmak olacaktır. Yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünen biri için en önemlisi malzeme tanımaktır. Malzemeye hâkim olmak sizi sınırsız bir yaratım gücüne sahip olmaya itecektir. Malzeme dışında ise bu dönemi bir avantaja çevirip kitaplar okumalı, online eğitimler, konuşmalar dinlemeli ve buralardan esinlenerek kendi özgün yollarını çizmelerini tavsiye ederiz.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Çalışma hayatına finans sektörüyle başladım. 2007 yılında kurumsal iş hayatına ara verip, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak görev aldım. Faaliyette bulunduğum Sivil Toplum Kuruluşlarının ve ileride liderlik edeceğim projelerin odak noktası ağırlıklı olarak hep çocuklar oldu. Gönüllülük esaslı bu projelerde edindiğim tecrübe, kalbinde çocuk olan, sürdürülebilir fayda sağlayan bir sürecin parçası haline gelmem için beni teşvik etti. 2009 yılında “Çocukta Duygusal İhmal” üzerine çalışan projemizin (Geleceğe Dokunan Anneler) ve ona finansal kaynak sağlayan sosyal girişimimiz, organik çocuk tekstili markamız Phoca'nın temelleri atıldı.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Başta "kendi çocukluğum" ve çocuklarım, sonra tüm çocuklar en büyük ilhamım. Yıllardır çalıştığım, katkıda bulunduğum, ürettiğim projelerin odağında onların olması tesadüf değil. Bir başkasının hayatına dokunmak, farklı alanlarda insanlara ve kurumlara destek vermek ise beni en çok motive eden konular. Çabamızın karşılık görmesi, olumlu geri bildirim almak hem benim hem de ekip arkadaşlarımın çalıştığımız projelere dört elle sarılmamızı sağlıyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Daha kapsayıcı bakarsak hizmet sektöründe kadın istihdamı erkeklerin yarısı kadar. Birçok sektörde olduğu gibi yaratıcı endüstride de cinsiyet eşitliği konusunda hala çok yolumuz var. Yaratıcı endüstri ve teknolojide, diğer sektörlere göre kadınların daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Empati, yaratıcılık, etkin dinleme kadınların güçlü kasları ve yeni dünyanın ve yaratıcı endüstrideki işlerin aranılan yetkinlikleri.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Özellikle kadınlar için şunu söyleyebilirim; cesaret göstermeleri ve bir adım atmaları gerekirse bunu sadece kendileri için değil pek çok kadın ve kız çocuğunu düşünerek yapsınlar. Çünkü özellikle yaratıcı endüstri ve teknolojide rol model olabilecek kadın lider örneklerinin görünürlüğünün artırılması çok önemli.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Şu anda bulunduğum yer 8 yaşımdaki halimden (iyi ki) çok farklı değil. Pastel boyalarla resim yapmak o günden beri duygularımı dışa vurmamı sağlayan ve beni rahatlatan bir durumdu. Hala aynı duygulara sahibim. Yani ortada bir kariyer var mı çok emin değilim :)
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Motivasyonum; gündemin sıkıcı ve iç karartıcı dünyasından kopmak için resim yaparak kendi ufak baloncuğumun içinde rahat hissetmek. Bana en çok ilham veren şey; kendi özgün dünyalarını yaratmış insanların eserleri <3
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Sanat / tasarım çok bireysel ve cinsel kimliklerden bağımsız bir yolculuk. Kendi adıma konuşacak olursam birçok sektörün aksine yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği var diyebilirim. Kadın olmamın kariyerime artı veya eksi bir etkisi olmadı.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Eğer yapmaktan keyif aldıkları bir şey varsa daha çok insanla paylaşmak isteyeceklerdir. Ertelemeyip hemen harekete geçmelerini tavsiye ederim :)
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Kariyer yolculuğumun temelleri büyükbabama dayanıyor. Gaziantep’te bakır ustasıydı. Soyadım Bakırcı buradan geliyor. Babam ve halalarım farklı disiplinler de olsa profesyonel ve özel hayatlarında hep tasarım ile içiçeydiler. Kısaca tasarım ve üretim ailemin yaşam biçimiydi diyebilirim. Mimarlık eğitimimin ardından edindiğim tecrübeler ve üretmeye duyduğum merak doğrultusunda kendi işimi kurmaya karar verdim. Den Design'ın temelleri 2018 yılında evimizdeki ufak atölyede şuan en çok satan modellerden biri olan Grid Puf üreterek atıldı. Ardından dekore etme fırsatı yakaladığım mekanlar ile koleksiyonumun ilk ürünleri ortaya çıktı ve ürün gamımız halen genişlemeye devam ediyor.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Sonuçtan çok yolun kendisi, yolda karşılaştıklarım beni her zaman daha çok motive etmiştir. Tutkuyu kalıcı kılanın bu süreçete yaşadıklarım, yeri geldiğinde başarılarım yeri geldiğinde yanlış kararlarım olduğuna inanıyorum. Tasarımlarımda bana en çok ilham veren ise yaşamın ve doğanın kendisi. Hayatımız sürekli değişiyor, dönüşüyor ve bu dönüşümden beslenebilmenin çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Kendi deneyimlediklerim haricinde tabii ki en büyük motivasyon ve destek kaynağım ailem ve sevdiklerim.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Ne mutlu ki genç bir kadın olmanın artı yönde etkisini gördüm. Özellikle mağazada müşterilerin benimle tanıştıkları zamanki tepkileri paha biçilemez. Günümüzde yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeler erkek egemen bakış açısının tüm sektörlerde azaldığını görüyoruz. Bu gelişmeler tabii ki yaratıcı endüstride de hissediliyor. Kendi çevremde yaratıcı üretken kadın sayısı her geçen gün artmakta. Ve bu değişen çehreden sektördeki herkesin memnun olduğunu düşünüyorum. Bir genç kadın girişimci olarak da birlikte çalıştığım, iş yaptığım kişilerin hemcinsim olmasından gurur duyuyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
En büyük tavsiyem özgün olmaları olacaktır. Ayrıca üretim zorlu bir yol, pes etmemek gerekiyor. Yolda bir çok engelle karşılaşıyor insan, ama önemli olan işler istediğiniz gibi gitmediğinde nedenini araştırıp “Peki bunu çözmek için başka ne yapabilirim?” diye sormak bence. Yılmadan aynı soruyu bir çok kez sormak gerekiyor.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Çocukluktan beri yaratıcı alanda üretmenin hayalini kuruyorum. Bu hayali hayata geçirmek için birçok farklı alana olan ilgimi deneyimlemeye gayret ettiğim son yıllarda tekstil ve aksesuar alanlarında çalışmalar yaptım. Fakat markanın temelleri bir festivale tasarladığım takıları insanların üzerlerinde taşıdığını gördüğüm ve bundan tarif edilemez bir mutluluk duyduğum 2018’in Mayıs ayında atıldı diyebilirim.
Zaten her şey bir duygudan doğmuyor mu?
Bana anlatılan ve benim anlattığım hikayeleri üzerlerinde taşıyan bu insanlar habersizce Bodhita’nın ilk kahramanları olmuşlardı.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Hayatin kendisinden ilham alıyorum. Yaşadığım her şey, dokunduğum, tattığım, kokusunu aldığım, gördüğüm ve gece gözlerimi kapadığımda bile gitmeyen ne varsa Bodhita’nın bir parçası bugün. Kişisel hikayelerimde beni mutlu eden, üzen, kızdıran, hayran bırakan duygular ne yapmam ve nasıl yaratmam konusunda bana kapılar açıyor. Aslında hepimize dair bu duygular her tasarımımın başlangıcı oluyor diyebilirim. Bodhita ile bu ilhamla daha büyük ölçekte tüm insanlığa dair olan ortak hikayelere odaklanıyorum. Doğu felsefesinin etkileşim kurduğu Türk Kültürü ve Batı Medeniyetlerinden türeyen tasarım ögeleri markanın düşünsel ve fiziksel yapısını oluşturuyor. Dünyada var olan ve var olmuş her kültüre verdiğim değer; efsaneler, mitler ve masallar ile markanın anlattığı hikayelere dönüştü.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Asıl mesele yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği değil, çalışma hayatında cinsiyet eşitliğidir. Bu majör sorun dünya genelindedir. Tüm dünyada kadın ve erkek çalışanlar arasında cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, işe girebilme ve yükselmede fırsat eşitsizliği mevcut. Fakat buna karşın, yaratıcı alanlar özelinde cinsiyet eşitliğinin daha az olduğunu düşünüyorum, bunda yaratıcı sektördeki kadın sayısının azımsanmayacak kadar fazla olması etkili.
Dileğim, sadece yaratıcı dünyada değil, kadın sayısının az olduğu alanlarda da cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşmasıdır.
Toplumda eşitlik için ve cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmak için, kadın erkek hep beraber özveri ile farkındalığı arttırmalıyız. Özellikle global bir virüsle mücadele ettiğimiz son bir yılda birlikte hareket etmenin ne kadar değerli olduğunu gördüğümüzü düşünüyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Öncelikle kişilerin bu konuda çok tutkulu olması gerektiğini düşünüyorum aksi takdirde bu uzun yolda çıkacak engebeler karşısında zorlanabilirler. Tasarım alanında geleceği düşünmek büyük bir özveri ve sabır gerektiriyor.Yaratıcısı olarak ilk andan itibaren kişisel değerlerin aktarıldığı markalar zaman içinde kendileri yaşayan birer forma dönüşüyor. O noktada markanın tasarımcısı ile tasarımcıdan bağımsız kendine yer bulan markanın organik olarak büyümesi hedeflenmelidir. Ne marka tasarımcısının hedefinden çok şaşmalı ne de tasarımcı kişisel hırs ve hayat kaygılarını markaya yüklemelidir.
Orijinal olmaktan, yapılmayanı yapmaktan korkmadan, disiplin ve doğru planlama ile başarıya ulaşacaklardır.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Kariyerimin ilk yıllarında farklı çok-disiplinli tasarım ofislerinde çalıştım. Çok farklı sektörlerden, farklı ürün grupları için tasarım ve ürün geliştirme projeleri gerçekleştirdim. Mobilya, çikolata, ambalaj, seramik sağlık gereçleri, ev tekstili, takı, ev aksesuarları tasarımları bunlar arasında.
Bir yandan da tasarım ve tasarım yönetimi üzerine farklı üniversitelerde dersler vermeye de devam ediyordum. Hem tasarımcı hem de akademisyen olarak kazandığım tüm bu deneyimi, tasarıma duyduğum tutkuyla birleştirip, kendi stüdyom altında tasarım hizmetleri sunmak; bir yandan da yaşam mekanları için özgün ürünler sunan, sorumlu ve anlamlı bir tasarım markası yaratmak istedim. İşte böylece Stüdyo Kali doğdu.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
İlhamı beni heyecanlandıran, merak ettiren, peşinden gitmeme sebep olup, sorgulama, düşünme, çabalama ve yaratma sürecine sokan ufak ama güçlü çağrılar olarak görüyorum ben. Bu anlamda beni en çok çağıran şeyler doğa, sanat ve kültürel detaylar… Bende hayranlık ve yeni şeyler üretme isteği uyandıran şeyler bunlar olduğu için, ilham ve motivasyon tazelemek istediğimde bunlara yöneliyorum. Yeni bir yere gitmek, doğada fotoğraflar çekmek, sanatsal geziler ya da belgeseller…
Daha kavramsal ve düşünsel ilhamlar içinse yaratıcılık ve farklı branşlardan yaratıcı bireyler üzerine okumak, onların işlerini inceleyerek düşünsel süreçlerine tanıklık etmek çok zevkli. Bazen de tamamen üzerinde çalıştığım projeye özgü ilham kaynaklarım oluyor, mesela kullanılan bir malzeme ya da o malzemeyi şekillendirme tekniği gibi. O zaman da bunlarla oynamaya zaman ayırıyorum:)
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Yaratıcı endüstriler bağlamında baktığımda cinsiyet eşitliği olduğunu düşünmüyorum. Zaten toplumda cinsiyet eşitliği oluşmadan tekil endüstriler bağlamında bunun olmasının da pek mümkün olduğuna inanmıyorum, çünkü toplumda hâkim olan yaklaşım hayatın her alanına sızıyor ve işleyişin temelini belirliyor. Farklı derecelerde olsa da bu dünyanın çoğu yerinde böyle bence. İtalya’dan çok yakın zamanda aldığım epey profesyonel bir iş e-maili, “Dear sirs (Değerli baylar)” diye başlıyordu örneğin. Daha merhaba kısmında bu yaklaşım varken cinsiyet eşitliğinden bahsetmek çok mümkün değil diye düşünüyorum. Tabii ki bundan 30 sene öncesine göre çok büyük bir gelişim var hem yaratıcı sektörlerde hem tüm iş hayatında hem de toplumda. İnsanoğlu bir noktada oraya da gelecek, buna inanıyorum ama önümüzde o noktaya varmak için epey bir yol olduğunu da görüyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Tavsiye demek istemem ama kendime de halen söylemeye devam ettiğim şeyler var. Yaratıcı sektörlerde kariyer yapmak istediğinizde çoğu zaman ilerlediğiniz yol çok kendine özgü oluyor çoğumuz için. O yüzden standart kalıplar dışında düşünmek ve ilerlemek konusunda cesaretli olmak gerekiyor. Ve o cesareti kendinize verebilecek tek kişi de yine kendinizsiniz. Bu yüzden yaratıcı sektörlerde ilerleyen bireylerin kendileriyle ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum, iç sesini dinlemeyi öğrenmek, kendine inanmak, kendini devamlı geliştirmek ve hayal ettiğinin peşinden gitmek konusunda yılmamak- hatta belki bir miktar da inatçılık:)- bence en kritik noktalar oluyor çoğu durumda.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Kariyer yolculuğumda yaratıcı sektörün farklı alanlarında iş tecrübelerim oldu. Bazen birbirine yakın bazen daha uzak alanlar olsa da her alanın bir diğerini besleyen tarafları oldu benim için. Mezun olduktan sonra bir süre dizi ve film sektöründe çalıştım, daha sonra video ve grafik tasarım alanında işler yaptım. Yaptığım bu işlerle birlikte çizime alan açmak benim için zorlu bir süreç oldu aslında. İnternette paylaştığım işlerin olumlu geri dönüşler almasıyla freelance işler almaya, dergilere çizmeye ve kişisel projelerime ağırlık vermeye başladım.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
İnsan ilişkilerini, davranışlarını gözlemlemeyi seviyorum. Günlük hayattan herhangi spontane bir şey bile ilham verici olabiliyor. İnsanın yaşadığı bir olaydaki hissiyatı, beklenmedik bir anda akla gelen eski bir anı, filmden güzel bir kare, bir sürü olasılığın olduğu bir yol açabiliyor önümüzde. O yolda ilerlerken karşımıza çıkanlarla bir şeyler üretmek beni çok heyecanlandırıyor. En sevdiğim şey bu anlarda aklıma gelenleri not almak, üzerinde denemeler yapmak.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Cinsiyet eşitsizliği, ülkemizde ve dünyanın her yerinde toplumsal hayatın temelini oluşturan tahakküm ilişkilerinden biri, bu yüzden yaratıcı endüstride de kadınların mücadele ettikleri bir engel olarak karşılarına çıkıyor. En basit örnek olarak, bu durum sanatçılara özel bir durum olmasa bile, işlerimizi paylaşmak ve iletişim kurmak için kullandığımız sosyal medyada cinsiyetçi yorumlara maruz kalabiliyoruz. Bunun yanında, reklam/dizi sektöründe ve freelance videographer olarak çalışırken, bazı iş tanımlarının erkeklere uygun olarak kodlanması dolayısıyla aynı işi yapan kadınların haksız şekilde daha fazla eleştiriye açık olduğuna tanık oldum.
En nihayetinde, yakın zamanda Türkiye'de akademi, yayınevleri, dizi ve film sektörü örneklerinde gördüğümüz gibi kadınlar haklı mücadelelerini seslerini yükselterek devam ettiriyorlar. Her geçen gün daha umut dolu bir geleceğe doğru ilerlediğimize inanıyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Yaratıcı sektörde kariyer yapmak tüm güzel taraflarıyla birlikte, maddi kaygılar yüzünden biraz şüphe duyulan ve cesaret gerektiren bir sektör olabiliyor bazen, en azından bizim ülkemizde böyle. Bunda ekonomik koşullarla beraber yaratıcı işlere biçilen değerin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Biraz sabır ve kararlılık gerekiyor, ama devam ettikçe ve ortaya çıkardıklarınız biriktikçe, yolda önünüze seçenekler çıkmaya başladığına inanıyorum. Eğer yaratıcı sektörün gelişmesini istiyorsak, bu alanda ilerlemek isteyenler olarak bu seçenekleri aramak, gerekirse oluşturmak ve değerlendirmekle sorumluyuz.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Yaklaşık 11 yıl kurumsal firmalarda tasarımcı olarak çalıştıktan sonra deneyimlerimi arkama alarak kendi küçük evrenimi yaratmaya karar verdim. Bu döngüyü sanatımla birleştirmek ise çok büyük bir motivasyon. Tablolarım tasarımlarıma ilham kaynağı oluyor ve kıymetli kumaşlarla buluşuyor. Bugün yıllardır hayalini kurduğum Laika bu ikili yolumun ortaklığının sonucudur diyebilirim.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Aslında ilhamlar oldukça deneyimsel oluyor.
Hikayenin oluşmasında en büyük rolü ise müzik alıyor. Bir nevi müzikal bir hikaye ile yaratma süreci daha da sürdürülebilir oluyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Teoride eşitlikten bahsedilse bile pratikte bir şekilde geçerliliği maalesef oldukça zayıf, ütopik bir kavram.Erkek egemen bir dünyada kendi yolumda ilerleyebilmek için tabii ki çok daha fazla emek ve çaba göstermek durumunda kalıyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Hayallerindeki işi yapmanın, üretkenliğin ve entellektüel tatminin verdiği mükemmel hazzın yanında inatla doğru bildiğinin peşinde olmak ve sürekli araştırmanın olmazsa olmaz olduğuna inanıyorum.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
İkimiz de Sabancı Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra kurumsal şirketlerde çalışmaya başladık. Birimiz (Pelin) stratejik planlama alanında, birimiz (Miray) yetenek yönetimi alanında yaklaşık üç sene deneyim edindik. Üniversiteden itibaren ev arkadaşı olduğumuz için birbirimizi ve hayatta ne yapmak istediğimizi çok iyi biliyorduk. Kendi işimizi kurmak, yurtdışındaki çok beğendiğimiz ve ilham aldığımız renkli markalardan biri olmak hayalimizdi. Doğru zaman olduğunu hissettiğimizde işlerimizden ayrıldık ve bir marka yaratma sürecine giriştik. İkimiz de akademik ve iş hayatımızda birbirimizden farklı noktalarda kendimizi geliştirdik, bu durum marka yaratma sürecinde çok işimize yaradı. Hem birbirimizi hem de Pemy'i birçok yönden besledik.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
İlham konusunda kendimizi hiç sınırlamıyoruz. İnsanlardan, doğadan, tatillerimizden, yemeklerden, kısacası bizde herhangi bir his uyandıran her şeyden ilham alabiliyoruz. Markanın kuruluş aşamasında oluşan, Pemy'nin parçası gibi hisseden "pemyfriends" topluluğu bize başından beri hem ilham verdi hem de motivasyon sağladı. Bazı eşyaların ve tasarımların insanları neşelendirme gücüne inanıyoruz. İnsanların günlük hayatlarında ya da yaşam alanlarında herhangi bir Pemy ürününü kullanarak neşelenecek olma fikri bizi her yeni koleksiyonumuzu çıkarırken motive eden bir düşünce oluyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Girişimci iki kadın olmamızın, tasarıma değer veren, farkındalığı yüksek olan kişilerde ve kurumlarda pozitif bir algı yaratırken, arka plandaki üretim sürecinde saygınlık ve ciddiye alınma konusunda tam tersi bir algı yarattığını gözlemledik. Maalesef hala hayatın hiçbir alanında cinsiyet eşitliği olmadığı gibi tasarım ve üretim aşamalarında da cinsiyet eşitliği olmadığını düşünüyoruz.
Kadın olduğumuz için kadınlarla çalışmak ve kadınların ekonomik bağımsızlığını desteklemek ilk günden beri hedefimiz. Kadın olmanın marka yolculuğumuzdaki en güzel etkisi yetenekli, yaratıcı, müthiş kadınlarla tanışmak ve çalışmak oldu.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Bizce en önemli kısım doğru marka stratejisi kurmak. Markanın önce neden var olduğunu ve nasıl var olacağını planlayarak yola çıkılması gerektiğine inanıyoruz. İlk günden itibaren nereye gitmek istediğini hep akılda tutarak büyük resme hakim olmanın markanın sürdürülebilirliği için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Buna ek olarak, sürekli yaratıcı sektördeki gelişmeleri takip etmek, araştırmak da çok gerekli. Bizce, güncel kalabilmek için etraftaki gelişmelere, özgün kalabilmek için ise doğru bir marka stratejisine ihtiyaç var.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Kariyeri, deneyimi tecrübeye çevirdikçe niteliği artan hayat boyu süren bir yolculuk olarak gördüm her zaman. Ben de o yolda keşif peşinde bir yolcuyum diyebilirim.
İstanbul, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun olduktan sonra New York, NYIT’de Kentsel Tasarım ve Mimarlık üzerine eğitimime devam ettim. Kentsel planlardan mobilya tasarımına kadar ulusal ve uluslararası ödüllü projelerde yer aldım.
Farklı ölçekler, farklı ülkeler, farklı teknikler arasında merakla dolanmak bana çok katmanlı düşünebilme yetisini kazandırdı. 2019 yılında multi disipliner tasarım anlayışını benimseyen Around’u kurdum. Tutkuyla ilgilendiğim tasarıma ilişkin konsept çizimler, süreç yönetimi fikirleri, kavramsal araştırmalar Around ile kurumsal kimlik kazandı bir nevi. Kullanıcı ve kent ile sanat ve teknoloji arasında kurulan ilişkileri odak alan tasarım çalışmalarıma devam etmekteyim.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Gezmek, bütün enerjimi yeniliyor. Özellikle farklı ülkelerin metropol şehirlerinde günlük akışta flanör olma ve gözlemleyebilme durumu beni çok motive ediyor. Gezemediğim son dönemlerde ise, çocukluğumdan beri ilgili olduğum teknoloji alanındaki yenilikleri yakından takibe almak ve kendi işime entegre etme yöntemleri üzerinde çalışmak bana ilham veren bir motivasyon oldu.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Her sektörde olduğu gibi yaratıcı endüstride de cinsiyet eşitliği olduğunu düşünmüyorum. Global bir problem bu kesinlikle. Özellikle iş alımlarında kadınların evlilik, çocuk sahibi olma gibi özel hayatlarına ait tercihlerinin kariyerlerinde bir engel olarak bahsi geçtiği durumlar ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Aksini ispatlayan başarı hikayeleri toplum bilincinin gelişmesine ışık tutuyor. Gelişen bilinç ile bu görüşlerin azalarak yok olmasını umuyor, işini tutkuyla yapan yaratıcı bireylerin engel tanımaksızın her sektörde başarıyla üstesinden geleceğine inanıyorum.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Klişeden çok hakikat olarak gördüğüm: Çok çalışmak. Çalışmayı, üretmeyi hayatını güzelleştiren bir değer olarak kabul edip, problemlerden çok çözümlere odaklanarak ilerlemek ve bu azimden keyif almak.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
1980 Ankara’da doğup, üniversite bitene kadar orda yaşadım. Bilkent Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler sonra Bilgi Üniversitesinde MBA okudum. Üniversite sonrası İstanbul, Milano, Cenevre ve yine İstanbul olarak bol taşınmalı, valiz sürüklemeli bir hayat yolculuğum var...Yurtiçi ve yurtdışı şirketlerde geçirdiğim 15 yıllık kurumsal hayatın içinde her zaman hobilerim oldu. Fakat çamurla tanışmam ve bağlanmam o kadar başka oldu ki, bana yepyeni bir amacı ve hayatı beraberinde getirdi. Hobim önce tutkuya sonra La Fabrika’ya dönüşüverdi.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Ben motivasyonunu kalabalıklardan alan biriyim. Tek başıma sinemaya, yemeğe hatta tatile bile gitmeyi severim ama kalabalık, çok sesli bir hayatı tercih ederim her zaman. Üretirken de etrafı kalabalık herkesin bir ağızdan konuştuğu bitmek bilmeyen sofra muhabbetleri geliyor aklıma: birbirine uzatılan tabaklar, tokuşturulan kadehler, kahkahalar ve sessizlikler… Ürünlerimin fonksiyonel olmasını seviyorum: günlük hayat içinde rahatça kullanılacak boyutlarda olması ya da örneğin bardağın saksı/ kase olarak kullanılması gibi
Renkler konusunda ise an geliyor sırların renkli dünyasında kayboluyorum an geliyor tam benlik krem ve gri tonlardan devam ediyorum.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
2014 BM’nin başlattığı He for She hareketi ile tüm dünyada bu konuda yapılan araştırmalarla farkındalıklar/ değişimler hedefleniyor ancak yolun çok başındayız.
Toplumda kadına ve erkeğe atfedilen roller fazlasıyla cinsiyetçi ve ayrıştırıcı olsa da kadına biçilen bazı roller tarih boyunca kadınların çok yönlü olma becerisini geliştirdi bence. Kadın girişken ve cesur yapısıyla şu anda yaratıcı endüstride öncü konumda ama çevresindeki ağ hala erkek egemen ve bu da beraberinde pek çok sorunu getiriyor.
Kadın olmak değil, çalışmayı/ üretmeyi çok sevmek, yapamam demekten ziyade nasıl yapabilirim demek, hata yapınca kalkıp devam edebilmek benim kariyerimi yönetti her zaman.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Öncelikle üretmek istedikleri konuyu kalıcı olabilmek adına tutkularına göre seçsinler, trende göre değil. Bu konuda kendilerini geliştirsinler ve bu gelişimin hiç bitmeyeceğini her gün yeni bir şey öğrenebileceklerini hiç unutmasınlar. Bir olabildiğince özgün kalsınlar, bir başka şeyin benzeri olmaya çalışmasınlar…
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Koç Üniversitesin’de lisans eğitimimi tamamlarken farklı şirketlerde staj yaparak deneyim kazanma imkânım oldu. Okulda öğrenci kulüplerinde görev almaya özen gösterdim. Bu kazanımlarım mezun olduktan sonra nasıl bir şirkette çalışmak istediğimi anlamama yardımcı oldu ve tabi çok değerli tecrübelerdi benim için. Bu sayede 3 yıl boyunca kendi işim gibi gördüğüm bir start-upta çalışmaya başladım ve artık ruhumu beslemediğini hissettiğim noktada kendi yolculuğuma başlama zamanımın geldiğini anladım.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
En basit şekilde seyahatler, müzik ve yaratma arzusu diyebilirim. Bugünkü beni oluşturan deneyimlerimden anımsadığım güzel anılarımı tutkumla birleştirmek ve unutulmaz kılmak, beni olabileceğimin en iyisi olmaya ve üretmeye motive ediyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Özgür olmayı ve hissetmeyi seviyorum. Bazen toplumumuzdaki kalıplar bu özgürlüğe sırf kadın olduğumuz için ket vurabiliyor. Yapabileceklerimiz/yapamayacaklarımız sınırlıymış gibi. Hala büyük bir kesim tarafından geçim derdinin sadece erkeklere özgü gibi algılanması ve bizim işimizin ‘hobi’ den ibaret olduğu sanılması beni oldukça şaşırtıyor. Bunları bir kenara koyarsak belki kadın olmam elimden gelen ve yüreğimden geçen en iyiyi işimde kullanmamı ve sıfırdan kurmamı sağlamıştır. Tabi bir de sosyal medya aracılığıyla tanıştığım çok güzel markaların çok güçlü kadın kurucularıyla bir dayanışma içinde olmak hem umut hem gurur verici oluyor.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Sabırlı olup gerçekten ne yapmak istediklerini bilene kadar iş hayatında tecrübe kazanmaları. Kalıplardan sıyrılıp gerçekten kalplerinden geçen, tutku duydukları ve bağlı kalacakları bir oluşuma yönelmeyi denemek illa ki ruhu doyuracaktır. Maalesef günümüzde başkalarının emeklerini birebir kopyalayan veya ruhu olmayan ve safi ticari kaygıyla kurulan birçok marka var. Bu sayede belki emek hırsızlığının da önüne geçip birbirimize destek olmuş oluruz.
Şu anda bulunduğunuz yere nasıl geldiğinize dair kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Her zaman çizmeyi, düşünmeyi, yaratmayı çok sevmişimdir. Beni ben yapan özellik budur diyebilirim. Herhangi bir şeye baktım mı, bambaşka şeyler hayal edebiliyorum. Ama lise dönemimde yaratıcı tarafımın bu kadar ön planda olduğunu görememiş olmalıyım ki, üniversite sınavında çok iyi bir puan alınca diş hekimliği okumaya karar vermişim. 5 senelik eğitimin sonunda anladım ki, diş hekimliği bana göre bir meslek değildi, ben kesinlikle tasarım yapmalıydım.
Giyimde logo markalarını çok seven biri olarak, Türkiye’nin herkes tarafından bilinen bir logo markasının olmadığını fark ettim. Bunu fark eder etmez hemen logomuzu tasarlamaya başladım. Tüm heyecan, tüm süreç bu andan sonra başladı.
Size en çok ilham veren ve motivasyon sağlayan şeyler neler?
Fifty Pieces’ın isminin altında yatan minimalist ve optimist motto ve yine Fifty Pieces’ın ‘manzara logosu’ olarak adlandırdığım doğa motifi bana en çok ilham veren kaynak gerçekten de. Fifty Pieces’ın karakterini ve bu karakteri yansıtan ürünleri tasarlıyor olmak beni çok motive ediyor.
Deneyimlerinize göre, bugün yaratıcı endüstride cinsiyet eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın olmanın kariyerinizde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Bence cinsiyet eşitliğinin temelinde, olaylar ve durumlar karşısında bir kadın veya erkek olarak değil, sadece bir birey olarak durmak var. Bu bakış açısıyla bakınca, meslek hayatımda bana karşı yapılan hiçbir tutum veya davranışı bir kadına yapıldığını düşünerek değerlendirmediğim için, endüstriyi de değerlendirmemişim sanırım. Ama ilk sorunuza cevabım evet kesinlikle.
Kadın olmamın kariyerimde kesinlikle etkisi olduğunu söyleyebilirim yine de. Cinsiyet eşitliğinin ayrıldığı ince çizgi, doğurganlık ve annelik bana kalırsa. Anne olmak mesleki olarak en büyük motivasyonum. Çocuklarıma harika bir gelecek hazırlamak en büyük hayalim. Hamileliğin, doğum izinlerinin ve bunun gibi birçok annelik sorumluluğunun yanında iş hayatında olmak, bence kadınlara büyük bir güç veriyor.
Ve bugün yaratıcı sektörde kariyer yapmayı düşünenler için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
En büyük önerim eğer inandıkları bir fikirleri varsa; rakiplerini, başkalarının yaptıklarını ve söylediklerini hiç dert etmeden hemen işe koyulmaları. Fikirler hayata geçmedikleri sürece bir değere sahip değillerdir. Bu nedenle onlara bir şans vermeliyiz. Fikirlere hayat vermek; çok fazla çalışmayı, özveriyi ve en önemlisi tüm koşullara rağmen o fikre inanmayı gerektiren zorlu bir süreç. Ama aynı zamanda da yaratıcı bir beynin en büyük ihtiyacı bence. Bu nedenle kendilerine inanmalarını ve bol bol çalışmalarını tavsiye ediyorum!